Sen, o gülü sökemezsin Hızır!
Sen, o gülü sökemezsin Hızır!
Kalbinde ikilik olanın, ikrarından dönenin ikrar gülüne sahip olması mümkün değildir. Ne mutlu, ikrarını bilene ve ikrar gülüne sahip olana.
Zahir ve batın ilim irfanıyla tanış olan Pir Sultan Abdal, insan üstü faziletlere sahip, gönül gözü açık, Hakk ve hakikat ilminin sırlarına ermiş ulu bir Hakk Aşığıdır. Dolayısıyla kendi çağında olan biten haksızlıklara, göz yumması veya görmemezlikten gelmesi onun için söz konusu olmamıștır. Üzerine düșen sorumluluğunu, tam manasıyla yerine getirmiștir.
Sırtında bağlaması ve elinde asası ile diyar diyar gezen Pir Sultan Abdal, canı pahasına Deyişleriyle, muhabbetiyle halkı aydınlatıp gerici, bağnaz düzenin yöneticilerine karşı ayağa kalkmayı ve boyun eğmemeyi bșarmıștır.
Pir Sultan Abdal, bașarılı olmasına olmuștur fakat ne yazık ki bağnaz düzenin baskıları halkı sindirmiștir. Bu sindirme, halkın Pir Sultan Abdal’dan uzaklaștırılmasına yol açmıștır.
Hakk ile hakikatleri canı pahasına savunan ve haklıdan yana, haksıza karșı durmayı canı pahasına savunmuștur. Asılacağını bildiği halde Hızır pașa, Pir Sultan‘a; “Bir dörtlük oku içinde Șah kelimesi geçmezse seni bağıșlarım” teklifine karșılık Pir Sultan altı kıta okur ve her kıta da açılın kapılar Șaha gidelim ifadesi tekrarlanmıștır. Ulu Hakk Aşığı’nın bu durușu, kendi ikrarından dönemiyeceği cevabını zamanın kadısı Hızır pașaya vermiștir.
Hızır paşa bizi berdar etmeden,
Açılsın kapılar Şah‘a gidelim.
Siyaset günleri gelip yetmeden,
Açılsın kapılar Şah‘a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah‘a gidelim.
Gönül çıkmak ister, şahın köşküne,
Can boyanmak ister, Ali müşküne,
Pirim Ali, On Iki Imam aşkına,
Açılsın kapılar şah’a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah’a gidelim.
Her nereye gitsem, yolum dumandır,
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır,
Zincir boynum sıktı hayli zamandır,
Açılsın kapılar Şah’a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah’a gidelim.
Yaz selleri gibi akar çağlarım,
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım,
Garip kaldım, şu arada ağlarım,
Açılsın kapılar şah‘a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah‘a gidelim.
Ilgıt ılgıt eser seher yelleri,
Yare selam eylen urum erleri,
Bize peyik geldi, şah bülbülleri,
Açılsın kapılar şah‘a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah‘a gidelim.
Pir Sultan‘ım eydür mürvetli Șah’ım,
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım,
Arşa direk direk olmuştur ahım,
Açılsın kapılar şah‘a gidelim.
Yıkılsın kaleler Şah‘a gidelim.
Pir Sultan Abdal, Alevi inancının ilim irfanıyla kendini yetiștirmiș ve kendinden önceki Ulu Hakk Aşıkları Seyyid Nesimi, Fuzuli, Șah Hatayi, Yemeni ve Virani’den Aşıklık nasibini almıștır. Hızır ise, senelerce Pir Sultan Abdal’a hizmet etmiș fakat onun talibi olamamıştır.
Hızırın, okuma ve devlet adamı olma arzusunun hikayesi...
Günün birinde Hızır, Pir Sultan Abdal’a; “Pirim, himmet edip destur verseniz bilgimi daha da arttırsam, Osmanlı'nın bilgisini alıp Osmanlı ile mücadele etsem? Himmet senden pirim. Destur verirsen medreseye giderim, görgüm ve bilgim artar. Belki bir makama geçerim. Bende, bu yolla ve halkıma hizmet ederim" demiştir.
Pir Sultan Abdal, Hızır’a gitmemesi için her ne kadar söylemișsede Hızır diretmiștir. Bunun üzerine Pir Sultan Abdal, Hızır'a yolluk hazırlatır ve yeteri kadar kendisine harçlık verir.
Pir Sultan Abdal, Hızır‘ın heyacanlı olduğunu ve o heyacan içinde yola koyulurken Pir Sultan Abdal bahçedeki gülü göstererek; „O gülü sök beraberinde götür, hocana hediye yaparsın“ demesi üzerine Hızır her ne kadar uğrașmıșsa da gülü yerinden sökememiștir.
Bu durumu gören Pir Sultan Abdal hafiften gülümseyerek, „sen o gülü yerinden sökemezsin Hızır!“ fakat Istanbul’a gider okursun hatta büyük bir makama bile geçersin. Pașa dahi olursun. Șu Sivas iline vali bile gelirsin. Gelmesine gelirsin fakat bizi dahi asarsın“ der.
Bu sözleri duyan Hızır afarlanır, șașkına döner ve ne diyeceğini dahi bilmez. Kekeliyerek „o nasıl söz, Pirim? Allah, o günü göstermesin, gösterirse canımı alsın“ der.
Gerçek odur ki Pir Sultan Abdal’ın buyurduğu gibi ikrarından durmayan Hızır paşa okur, makam sahibi olur ve Sivas iline paşa sıfatıyla gelerek Pirini dar ağacına çekerek idam etmiştir.
Pir Sultan Abdal, bahçesindeki gülü lokma olarak Hızır‘a buyurmuştur. Ancak o gül, bir rıza lokması olduğu için kalbinde ikilik olan Hızır‘a nasip olmamıştır.
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Ahmet Özhan
Dolayısıyla Hızır, zahiri alemde sahip olabileceği rutbeyi batın alemindeki ruhun hükmünden olduğunu düşüncesine kapıldığı için benliğin bataklığına düşerek yanlışa sapmıştır.
Aşk ile, gerçeğin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Seyyid Hakkı, Sosyal medya takip hesaplarımız…
YouTube, Hakk Dergahı TV-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62
Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241
Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519
WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı Azak; https://www.alevilikte-inanc.de/
Facebook, Seyyid Hakkı Azak özel sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=61570018628168