Kurban erkanı
Kurban erkanı...
Kurban kelimesinin anlamı Allah’a yakınlaşmak, rızasını, hoşnutluğunu kazanmak demektir. Yani, Allah’a manevi açıdan yakınlaşmaktır. Aslında sadece kurban keserek Allah’a manevi açıdan yaklaşılmıyor.
Bir fakiri sevindirmek, bir yoksulun karnını doyurmak, insanlara sevgiyle yaklaşmak, okumak isteyipte imkansızlıktan okumayan öğrencileri okutmak, kısacası yoksulu ve fakiri sevindirmek, Allah’ın rızasını kazanmak demektir. Yani, kurban kesmeden de bunlar yapıldığında kurban yerine geçer. Kurban geleneği, Hz.İbarahim’in oğlu Ismail peygamberi kurban etmesiyle başlar.
Hz.İbrahim, çocuğu olmadığından dolayı Allah’a yakınırken, “yüce Allah’ım; Benim günahım neydi de bu kadar malım mülküm varken, soyumu sürdürecek bir evlad dahi vermedin bana?” diye yakınır. Canab-ı Hakk, Hz.İbrahim’in bu duasını kabul eder ve Hz.İbrahime şöyle selenir; “ya İbrahim! Sana bir evlat vereceğim, sende dünyada ençok sevdiğini bana kurban edeceksin” demesiyle beraber kurban geleneğinin de, ilk temeli atılmış oldu.
Ismail peygamber dünyaya geldiğinde Hz.İbrahim şunu iyi anladı ki, dünyada ençok sevdiği oğlu Ismail’dir ve Allah’a vermiş olduğu sözünü de yerine getirmesi gerekiyordu.
Ismail peygamber, 12 yaşına gelinceye kadar Hz.İbrahim sürülerle koyun ve develer kurban kesmesine rağmen kabul görülmemiştir. Çünkü Dünyada en çok sevdiğini Allah’a kurban etmesi gerekiyordu.. Her gece rüyalarına Allah’a vermiş olduğu söz geliyor ve Hakk dostu olan Hz.İbrahim, nefsini yani benliğini yok etmeden Canab-ı Hakk’a varılamıyacağını anladı. Böylece dünyada en sevdiği oğlu İsmail’i kurban etmekle elde ettiği bu gerçek manevi kavuşma uğruna Canab-ı Hakk tarafından gönderilen maddi bir kurban yani koç’u adadı ki, günümüze dek kurban kesme geleneğinin kökü buraya dayanmaktadır.
Görülüyor ki asıl kurban, nefsini tığlamaktır.
Hz.İbrahim nefsini yenmesi, Ismail peygamberi bıçak altından kurtarıldığına dair bir kutlamadır. Insanoğlunun kurban edilmeyişi insanlar arasında şükran, sevinç ve dileklerinin kabul edilmesi manasında o günden bu güne kadar bayram havasında kutlanarak gelmiştir.
Bilindiği gibi Kurban denilince, aklımıza hayvan kesmek gelir. Allah’ın rızasına ulaşmak ve hoşnutluğunu kazanmak, sadece kurban kesmeklen mi mümkündür?
Bakalım Kur’an, bu konu hakkında ne diyor?
Hacc Suresi, 37. Ayeti’nde(Abdullah Parlayan Meali); “Fakat unutmayın ki, onların ne etleri Allah’a ulaşır, ne de kanları. Fakan O’na ulaşan, yanlızca sizin iyi niyet ve samimiyetinizdir. Işte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki, O’nun sizi doğru yola iletmesine karşılık, O’nun şanını yüceltip tekbir getiresiniz diye. Öyleyse güzel davrananları müjdele” diyor.
Ve yine Kevser Suresi, 2. Ayet’te(Muhammed Esed meali) ise; “O halde, yanlız Rabbine ibadet et ve yanlız O’nun adına, kurban kes.” demektedir.
Görüldüğü gibi kurban; Allah’a teslimiyetin, şükür etmenin, rızasını, hoşnutluğunu kazanmanın bir sembolü ve yakınlaşmaya, bir vesile olarak algılamasıdır. Yani iyi niyetle sunulan tüm maddi destek ve manevi yardımlar insanları memnun ettiği kadar Allah’ı da memnun etmiş olur. Demek ki Kul kuldan razı olursa, Allah ta kuldan razı olur.
Görüldüğü gibi asıl kurban, nefsini tığlamaktır.
Hz.İbrahim nefsini yenmesi, Ismail peygamberi bıçak altından kurtarıldığına dair bir kutlamadır. Insanoğlunun kurban edilmeyişi insanlar arasında şükran, sevinç ve dileklerinin kabul edilmesi manasında o günden bu güne kadar bayram havasında kutlanarak gelmiştir.
Bakalım Genç Abdal Kurban konusunda, ne diyor?
Ayn-i cem de herkes muradın buldu
Donandı meçlisler nur ile doldu
Hep erenler evliyalar cem oldu
Bu dem bayramımız seyranımız var.
Alevilerde kurban dendiği zaman, asıl kurban nefsini tığlamaktır. Çünkü Aleviler, dualarında “canım kurban tenim tercüman” diyerek ikrar verip ikrarında durmaktır. İlim ve irfanla olgunlaşıp erenler yolunda; El ele el hakka, Insan-i Kamil mertebesine erişip o meydana, gelmektir.
Allah Allah deyip gel bu meydana
Can baş feda edip götür kurbana
Boyun eğip yüz sür Şahı Merdan’a
Erenler bu meydan er meydanıdır.
Nesimi Kurban konusunda, şöyle der;
Canım erenlere kurban
Serim meydanda meydanda
İkrarım ezelden verdi
Canım meydanda meydanda
Gerçek olan olur gani
Gani olan olur veli
Nesimi’yim yüzün beni
Derim meydanda meydanda
Alevilerde, kurban-adak yapmanın kuralları vardır. Her can istediği an ve zamanda kurban adıyamaz. Özelikle kurban kesecek canlar, ev içerisinde dargın küskün olmayacak, kurban-adak yaparken aile bir araya toplanıp herkes rızalık vermesi gerekmektedir. Çünkü Aleviler de rızasız lokma yenmez. Nasıl ki cemlerde rızalık verilmeden cem ayinleri/ibadetleri yapılmıyorsa, dedeler rızalık almadan Cem-i yapamıyorsa, kurbanda da aynı rızalık alınması gerekmektedir.
Alevilerde, özellikle adak kurbanları herhangi bir canın bir dilek dilediğinde, bir kazadan kurtulduğunda, dilediği bütün dileklerinin kabul olmasından sonra kurban keserler. Bu kurbanıda kapı komşuya ve özelikle fakirlere dağıtırlar ki, et almaya gücü yetmeyenler ete kavuşmuş olurlar. Ikrar, kurbanları vardır. Bu kurbanlar da yapılacak bir cem esnasında gelen bütün canlara, cemde lokma olarak sunulur.
Kurban bayramında, Ismail peygamber aşkına adamış oldukları kurbanını kesmeden önce, ailesiyle birlikte bir dergahta kurban ibadeti yaparlar. Cem şeklinde cemal camale dedenin karşısında, kurban düvazları söylenir ve secde yapılır.
Dergahların olmadığı yerde dedesini eve çağırır ve dede kurbanın duasını verir ve kurban tığlanır. Alevilerde bayram dendiği zaman; Dargınların barışması, hasta ziyaretleri, kabir ziyaretleri, büyklerimizi ziyaret etmek, bir fakiri doyurmak, yoksulları ziyaret etmek ve onlarla paylaşımda bulunmaktır. Ziyaretlere varıp dilek dilemek ve en önemlisi cem olup Pir karşısında duaya durmaktır.
Aslı Şah-ı Merdan, Güruh-i Naci
Gerçeğe bağlıdır bu yolun ucu
Sende bir kurban talibin borcu
Piri tarikata indi bu kurban.
Öz itibariyle: Kurban kesmekteki amaç; Yoksulun karnını doyurmak, fakiri sevindirmek ve inancımızdaki manevi değerleri yaşatmaktır. En önemlisi de içindeki kini, kibiri atarak, Pir’in karşısında özünü dara çekmektir. Pir’i pak olmaktır.
=Seyyid Hakkı=