Kırklar cemi, inancı…
Kırklar cemi, inancı…
Kırklar cemi…
Cem kelime manası…
Ibadet…
Kırklar cemi…
Kırklar cemi, Alevi inanç ile ibadetinin esası olarak kabul edilen cem ve semahın kaynağıdır. Kırklar Meclisi; Batın alemi karşılığı kullanılan, „Velayet Makamı yani Arifibillah mertebesi“dir.
Arifibillah aleminde, gerçekleștirilmiș olan Hakk kelamı muhabbetinin zahire yansımasıdır.
Cem, kelime manası…
Sözcük anlamı olarak; Birleşme, birlik olmak, bir araya gelerek Hakk kelamını zikretmek ve ruhen arınıp pak olmaktır.
Ibadet…
Alevi inancında, „Cem“ sözcük anlamından yola çıkarak; Birleşme, birlik olma, bir araya gelmedeki mana birlik ve beraberlik içinde Canab-ı Hakk’ı çağırmak, yalvarmak, şükür etmektir. Bu toplumsal ibadet için bir araya gelme yerine, „Cemevi“ adı verilmiştir.
Yol taliplerinin yani Alevilerin zahiri yaşamda yolun ilim irfanını ve doğumundan ölümüne tüm yaşantısı cem mekanı ile bağlantılıdır. Yola ikrarın verildiği, müsahip tuttuğu, erkan gördüğü, sorgu-sual ve irşad olduğu kutsal mekan Cemevidir. Bu eğitimi, yaşama geçiren tek sorumlu kişiler „Seyyid Saadet Evlad-ı Resül“ soyundan gelen dini önder Seyyidler sorumludur. Bu makama, „Imam Hüseyin makamı dolayısıyla Pir makamı“ denir. Pir, inanç önderidir. Hakk’a giden doğru yolu, gösteren kişidir.
Kırklar Cemi dolayısıyla Cem erkanları, üç bölümden oluşmaktadır...
1-Genel bilgilendirme,
2-Rızalık alınması (Birliğin sağlanması) ve
3-Tevhid bölümü. Öğreti açısından ağırlıklı olan bölüm,
Şahı Merdan Ali adının ayrılmaz biçimde Tanrı adının söylenişiyle kaynaştığı tevhid (Tanrı’nın birliğinin söylemi) bölümüdür. Ali “Şah” sözcüğünde belirmededir. Ardından, Peygamber’in Mirac olayının anlatımı gelir.
Miraç…
Miraç, semaha yükselmektir. Zahiri alemden, batıni aleme geçiştir. Batıni alemde, Allah katına yükselmek ve kendisiyle görüşmektir.
Hz.Muhammed Mustafa, Recep ayının yirmi yedisini, yirmi sekize bağlayan gecede kendi Kadir gecesine ulașmıștır.
Kadir gecesi, Hz.Muhammed Mustafa’nın aklın kemaletine erișerek kalbindeki beșeri perdenin ortadan kalkmasıyla Allah’ın sırrına eriștiği gecedir.
Bu görüșmede, Hz.Muhammed Mustafa’ya rehberlik eden Melek Cebrail; Sidret-ül Münteha’ya yani akıl boyutunun bittiği, ilahi aşk ile ulaşılan Allah’a en yakın makama gelince, ben buradan ileriye geçemem, geçersem yanarım demesi üzerine, Hz.Muhammed Mustafa; “Öyleyse sen yerinde kal. Ben ezelden bu ilahi aşk yoluna canımı kurban koymuşum. Yanarsam tek başıma yanayım. Canını canından sakınan, canını (mevlasını) nasıl görebilir? mevlamın uğrunda bu can feda olsun.” der ve Allah’ın huzuruna yanlız gider.
Hz.Muhammed Mustafa, miraç dönüşü yatağının soğumamış olduğunu görür. Yatağının soğumamış olması bize neyi ifade eder? Tasavvufta, Melek Cebrail akıldır yani Melek Cebrail’in aklın ona vahyettiklerinin nereden geldiğini anlamak ve öğrenmek istiyordu. Işte Imam Cafer-i Sadık Buyruğu’na göre bu merak, Melek Cebrail’i kırklar meclisine götürmüştür. Kırklar meclisi ile ilgili Yunus Emre şöyle ifad etmektedir:
Muhammed ile bile Mi’rac’a ağan benim,
Ashab-ı suffe’y ile yalıncak olan benim.
Sabır ile kanaatı viribidim bunlara,
Kırk kişi bir gömlekten başın çıkaran benim.
O kırkından birine meşteri çaldımıdı,
Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim.
Aden peygamber ile Havva yaratılmadan,
Uçmak’tan sürülüben 0 müfis olan benim.
Adımı Yunus taktım sırrım aleme çaktım,
Bundan ileri dahi dilde söylenen benim,
Yunus Emre
Kırklar: Gayp erenleri(Rica-ül gayp) alemidir. Diğer bir manada ise, Kırklar meclisi; Batın (gizli, görünmeyen) anlamındadır. Velayet makamı, ermişlik mertebesidir.
Alevi ibadeti’nin merkezinde, miraçlama vardır ve buda ibadetin, temel ilkesini/bel kemiğini oluşturur. Cem ibadetlerinde en çok okunan, Şah Ismail Hatayi’nin miraçlamalamasıdır.
Alevi ibadetinde, miraçlama okunurken, „Muhammed ayağa kalktı“ deyince cemaat ayağa kalkarak kıyama gelir yani ayakta dimdik darda durmaktır, „eğiliben secde kıldı“ denilince rüku halini alır yani elleri dizlere koyarak eğilerek saygı duruşunda durur ve oturunca da secdeye kapanır. Ibadetin şekliyle ilgili Kur’an da üç emir vardır:
Kıyam-Rüku-Secde…
Kıyam; Uluhiyet (Allah), Rukü; Ahadiyet (Teklik), Secde; Adem makamıdır. Alevilerde bu şekilleri mirac okunurken şeklen uygularlar. Ilahi aşkı ruhen yaşıyan Erenler, ibadet esnasında akıl ve ruh boyutuyla miraçlarını gerçekleştirebiliyorlar.
Canab-ı Hakk kendini bilmek ve sevmek için, Hz.Muhammed Mustafa ile Şahı Merdan Ali suretinde, şahıslarında tecelli etmiştir ki onların ruhları birleşince tekrar aranan ilahi nur bulunmuş ve onunla tekrardan birleşilmiş, bir olunmuş olurlar. Diğer bir deyimle de Hz.Muhammed Mustafa ve Şahı Merdan Ali birleşmesinde Hakk tecelli ederek; “Hakk Muhammed Ali” birliği vasıl olmuştur.
Miraç durumu ise, kendi derecelerinde ariflere ve kamil insanlara da ulaşılması mümkündür. Kendi derecelerinde sözündeki maksat ise hakikat yolundaki ilimlerdir. Esasen, bütün maddi ve manevi ilimlerden asıl maksat, böyle ilahi bir seyran yapabilme kudretini kazanabilmektir.
Dolayısıyla insanın, varlığını ve yokluğunu aynı zamanda bilebilmekle birlikte bütün zerrelerin kendi olduğunu, aynı zamanda bütün varlığı yani mevcudatı o gözle görmekle mümkündür. Diğer bir deyimle kendi özümüzü, her bir zerrenin kendi özünde görmek mümkündür. Bunun adı da “Ölmeden evvel ölmek”tir.
Bu açıklamalardan sonra, Melek Cebrail’in, hakikat manası nedir?
Melek Cebrail’in hakikat manası, Hz.Muhammed Mustafa’ya vaki olan, O’nun kendi aklıdır.
Miraç, madde aleminden mana alemine geçiştir. Diğer bir deyimle akıl boyutunda, Allah’ın sırrına vakıf olup kendisiyle buluşmasıdır.
Evvel emanet budur ki:
Piri, rehberi tutasın,
Kadim erkana yatasın,
Tariki müstakime.
Dosdoğru yola gidebilmek için her insana bir yol gösterici yani bir rehber gerekir çünkü, yola rehbersiz gidilmez. Rehber bilendir.
Çin filozofu, Konfiçyüs; „Bilen kişi ile dost ol çünkü o, seni aydınlatır. Bilgisiz kişilerle dost ol çünkü onları, sen aydınlatırsın. Bilmediğini bilmeyenlerden hemen uzaklaş çünkü onlar aptaldır, seni de aptallaştırırlar“ der.
Evet bilenle yol yürünür. Fakat bilmeyen, yolda bırakır. Onun için doğru yola gitmek isteyene, yolu bilen, menzile götüren bir rehber gereklidir.
Muhammed belin bağladı,
Anda ahiri Cebrail.Iki gönül bir oluben,
Hep yürüdüler dergaha.
Hakk ve hakikat dergahına gidebilmenin yolu, gönül birliğinden geçmektedir. Çünkü çokluktan, tekliğe yani birliğe geçiş ancak gönüllerin birlenmesiyle mümkündür.
Doksan bin kelam danıştı,
Iki cihan dostuna,
Tevhidi armağan aldı,
Yeryüzündeki insana.
Kelam: sözdür, bilgidir, irfaniyettir.
Irfan: Ilahi bir feyiz olarak kainatın sırlarını bilme kudretidir, bilmektir, tanımaktır, Allah’ın birliğini, tekliğini bilmektir.
O şerbetten biri içti,
Cümlesi mest-ü hayran,
Mümin müslim üryan büryan,
Hepsi de girdi semaha.
Mest olma, serden geçmektir, kelamın bittiği andır. Artık O’ndan başka gönülde kimse kalmamıştır, ilahi aşk hakimdir. Dolayısıyla Allah üryan büryandır, Tevhid olunmuştur. Bir vicutta ikilik olur mu hiç! Irmaklar, deryada birleşmiştir. Gönül gerçek sahibinindir artık. Fani olan, baki olanına kavuşmuştur. Ibadet yapmanın amacıda bu değil midir?
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Alevi inanç yolunda, hizmet sayfalarımız...
YouTube, ilim kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62
Facebook, Alevi Hizmet Dergahı grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241/
Fcebook, Alevi Ilim Dergahı sayfamız; https://www.facebook.com/Seyyid-Seyfeddin-Oca%C4%9F%C4%B1-sayfas%C4%B1-194839911064876/
WEB sayfamız, Alevilikte Inanç; https://www.alevilikte-inanc.de/
Facebook özel sayfamız; https://www.facebook.com/seyyidhakkiii