5- Ali ve Abbas hakkında tartışma
Ali ve Abbas hakkında tartışma
İbrahim Halit, „Abbas ile Ali arasındaki itilafa ne dersin?“ diye sorduktan sonra, sorusunu biraz daha açtı: „Bildiğin gibi,Abbas ve Ali Hz.Muhammed’in mirası için birbirlerine düştüler ve şikayetlerinde hakemlik yapması için Ebu Bekir’e baş vurdular. Kabul edersin ki, bütün davalarda taraflardan biri haklı, diğeri haksızdır. Şimdi söyle bakalım, Abbas mı haklıdır, Ali mi? bu hususta cevabın nedir, ey Hüsniye?“
İbrahim Halit’in soruyu sormadaki amacı açıktı: „Abbas haksızdır“ dese, kendisi de bir Abbasi halifesi olan Harun Raşid’in gazaba gelip, Hüsniye’nin ölüm fermanının vereceğini düşünmüştü. Tersine, „Ali haksızdır“ dese, bu defa da kendi mezhebini batıl etmiş olacaktı. Hüsniye, İbrahim Halit’in hileli sorusuna Kur’an’ı Kerim aracılığıyla cevap verme yolunu seçti. Sözlerine şöyle başladı:
Ey İbrahim, yüce Allah’ımız, Kur’an’ı Kerim, Sat suresi, 20., 21., 22. ve 23. ayetlerde İslam Peygamberi Hz.Muhammed’e seslenerek şöyle buyurmuştur:
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani Davut’un evinin duvarını aşıp içeri girmişler. Davut onları öylece yanında görünce endişelenmişti. „Korkma“ dediler, „biz iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen adil bir karar ver. Şu benim din kardeşimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu var. Benim ise bir tek dişi koyunum var. Hal böyleyken, o bir tek koyunu da bana ver, dedi. Tartıştık. Fakat beni hitabet gücüyle yendi. Kendimi savunamadım, vermeye mecbur kaldım. „Hüsniye ayetleri böylece aktardıktan sonrasözlerine devam etti:
Bu ayetteki davanın bir tarafında Cebrail, öbür tarafında Mikail vardı, hakimler ise Davut idi. Şimdi İbrahim, sen buyur, bu iki davacılardan hangisi batıldır?
Ibrahim Halit: Cebrail de Mikail de haklıydı. Aralarında ki davayı araç olarak kullanmak üzere Ebu Bekir’e baş vurmuşlardı.
Hüsniye: Allah-u Ekber! Abbas da haklıydı Ali de onlar da tıpkı Cebrail ve Mikail gibi, aralarındaki davayı Ebu Bekir’in anlatmanın bir aracı olarak kullanmak üzere Ebu Bekir’e başvurmuşlardı. Mahkeme sırasında Abbas, „Ben, Allah’ın Peygamberi Hz.Muhammed’in amcasıyım, miras benimdir“ dedi. Hz.imam Ali ise şöyle savundu kendini: „Ben, Allah’ın Peygamberi, Hz.Muhammed’in amcaoğlu, halifesi ve kardeşiyim. Hatta Hz.Peygamberin göz nuru ve kadınlarının en hayırlısı Fatıma benim eşimdir. Cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin benim evlatlarımdır. Ayrıca enfüsena ve enfüseküm ayetinde yazıldığı gibi Hz.Peygamberin öz nefsi olarak zikredilmişim.“
Ali’yi dinledikten sonra, Ebu Bekir Abbas’a dönerek şöyle dedi: „Allah’a and olsun ki, Ali’nin İslam Peygamberinin halifesi olduğunu ben Hz.Muhammed’en duydum.“
Hz.Abbas, bu sözleri duyar duymaz, sabırsız bir davranışla araya girip şöyle dedi:
Ey Ebu Bekir, madem ki Peygamberin böyle dediğini duydun, öyleyse niçin onun yerine geçip Ali’nin hakkını gasp ettin?
Ebu Bekir, Abbas ve Ali’nin niyetini anlamıştı. „Ey Abbas! Sizin miras bahane ederek beni ikaz etmek istediğiniz anlaşıldı“ diyerek toplantıdan dışarı çıktı.
İbrahim Halit, Hüsniye’nin bu noktasında araya girip, yine bir hileli soru sordu: „Ben kimin haklı olduğundan vazgeçtim, söyle bakayım Abbas mı üstündür, Ali mi?“
Hüsniye: Ey İbrahim sen söyle. Peygamber mi üstündür, amcası Hamza mı? Sen kendini neden Abbas ile Ali’nin arasına sokarsın? Abbas üstünse onun gibi bir amcası olduğu için Ali’nin övünmesi gerekir; yok
Halife Harun Raşid, Hüsniye’nin açık ve ikna edici konuşma tarzına hayran kalmıştı. İbrahim Halit’e dönerek, “Senin ilmin bu muydu, yazıklar olsun
Hüsniye, “Ey Halife” diyerek tartışmanın başından beri ilk kez Harun Raşid’e hitap etti: “İbrahim Halit bana seksen üç soru yöneltti, cevabını verdim. Iznin olursa bende ona bir soru sormak istiyorum.”
Halifenin istediğini sorması için izin vermesi üzerine Hüsniye, İbrahim Halit’e dönüp sordu: “Ey İbrahim, Hz.Muhammed dünyadan göçerken kendine halife ve imam seçti mi?” İbrahim Halit’in “seçmedi” cevabı üzerine Hüsniye sorularına devam etti. “Peki Peygamber böyle davranarak günah mı işledi, sevap mı? ve de Saad oğullarının sakifesinde halifelerin yaptıkları hata mıdır, değil midir? Şimdi söyle bakalım Hz.Peygamber mi hata yaptı, halifeler mi?”
İbrahim Halit, bu soru karşısında dondu kaldı. „Hz.Peygamber hata yaptı“ dese, İslam dinine halel gelecekti. Yok eğer „Halifeler hata yaptı“ dese, Hüsniye’nin dediklerini doğrulamış, kendi görüşlerini ise çürütmüş olacaktı. Mecliste bulunan herkes, onun tartışmada perişan olduğunu hükmetti. Onun gibi ilim sahibi birinin bir hizmetçi kızın karşısında aciz duruma düşmesi nedeniyle herkes İbrahim Halit’i ayıplayıp kınadı.
Kitap: Hüsniye
Hazırlayan: Ant yayınları
Ekleyen: Seyyid Hakkı