Ehli Beyt, haklılığını kanıtlıyan Hüsniye kimdir?
Ehli Beyt, haklılığını kanıtlıyan Hüsniye kimdir?
Hüsniye’nin hayatı.
Ne yazık ki, Hüsniye’nin doğum, ölüm tarihleri ve ailesi hakkında yaptığımız araştırmalarda her hangi bir bilgiye rastlanmak mümkün olmadı.
Abbasi halifelerinden Harun Raşid zamanında Bağdat’lı zengin bir tüccar varmış. Hz.Muhammed Mustafa‘ya ve O‘nun Ehli Beyt’ine derin bir sevgiyle bağlı olan bu Tüccar, Imam Cafer-i Sadık’ın talibiymiş. O’ndan, hem Allah’a kulluk etmenin yollarını öğreniyormuş ve hem de kendisine hizmet ediyormuş.
Eşsiz bir güzelliğe sahip olduğu için Hüsniye yani Güzel adı verilen bu kız, sebebi bilinmemekle birlikte Tüccarın hizmetine verilmiştir. Hüsniye, Tüccarın hizmetine verildiğinde henüz beş yaşındaymış. Hüsniye bir süre okula gittikten sonra, islam dinini öğrenmesi için Tüccar tarafından Imam Cafer-i Sadık’ın evine gönderilmiştir.
Hüsniye, Imam Cafer-i Sadık’ın yanında dini eğitim almakla birlikte O’nun ev işlerinde de yardımcı olmuştur. Aynı zamanda kendisini, bilgi ve birikim açısından yetkin hale getirmiştir. Imam Cafer-i Sadık sadece dini konularda değil, aynı zamanda bilim dalında da zamanın en önemli bilginiymiş. Böylesi bir bilginden eğitim alan Hüsniye, yirmi yaşına geldiğinde artık yetişkin ve mükkemel bir alim olmuştur.
Bu Tüccar, Imam cafer-i Sadık’ın Abbasi halifesi Mansur tarafından zehirletilerek şehit edilmesinden sonra islam düşmanlarının zülmüne uğramıştır. Malı, mülkü elinden alınmış, kendi hizmetçilerinden başka hiçbir şeyi kalmamıştır. Hüsniye’nin, eğitimini tamamlaması ile Tüccar‘ın yoksul düşmesi aynı zamana rastlamıştır.
Bir gün Tüccar, Hüsniye’yi yanına çağırmış ve ona şöyle buyurmuştur:
„Bak Hüsniye, seni beş yaşından itibaren ben büyüttüm, evladım sayılırsın. Allah’a şükürler olsun ki, artık bilgili ve olgun bir genç kızsın. Ne var ki ben eskisi gibi değilim, fakirleştim. Dünyaya, rezil olmam yakındır. Bu durumda senin kendi geleceğin için, ne düşündüğünü öğrenmek isterim.“
Hüsniye’nin Ehli Beyt’e tartışılmaz bağlılığının yanısıra, daha bir çok açıdan kendisini eğitip geliştirmiştir. Imam Caferi Sadık’ın şehit edilmesinden sonra Hüsniye, Ehli Beyt’e kin besleyen, rahatlık ve huzur vermeyen zamanın Abbasi halifesi Harun Reşid’ten intikam almak istemiştir. Bunu da Harun Reşid’in sarayında, onun inanç dayanaklarını çürütecek ve Ehli Beyt’in haklılığını kanıtlayacak şekilde yapmak istemiştir.
Aslında Hüsniye’nin, yapmak istediği; Allah’ın adeletini, kelamını hiçe sayıp kendi gelenek ve göreneklerini üstün kılmaya kalkan Emevi, Abbasi, Kureyş halife ve hanedanlarının hevesini kursağında bırakmaktır.
Velhasıl Hüsniye Tüccar‘ın sualine şöyle cevap vermiştir: „Bir canım var, o da sana feda olsun. Lakin, izin verirsen bir şey söylemek isterim. Eğer münasip görürsen, beni Harun Raşid’e sat. Onun yanına vardığımızda, fiyatımın üç bin halife altını olduğunu söyle. Ve Harun Reşid bu teklife şaşırıp “bu hizmetçinin özelliği nedir ki bu kadar yüksek bir fiat istersin?” diye sorduğunda, ona söyle ki: “Ey Halife! Bu hizmetçi dinimizle ilgili öyle derin bilgilere sahiptir ki, zamanımızın bütün bilginleri birleşip onunla tartışmaya girişseler dahi hepsini yenilgiye uğrattır.”
Tüccar, „Ey Hüsniye! Bu dediğini yapamam. Çünkü Harun Reşid, zalim bir halifedir. Senin bilginin derinliğini, olgunluğunu ve güzelliğini keşfettiği an seni zorla elimden alır. Ben de bu duruma çok üzülür, öyle bir azap duyarım ki sonuçlarına katlanamam. Böyle bir şey, sabır sınırlarımı aşar“ diyerek cevap vermiştir.
Hüsniye, „sakın korkma. Içimdeki Hz.Muhammed Mustafa ve Ehli Beyt sevgisi bana öyle bir güç veriyor ki, yaşadığım müdetçe beni senden kimse ayıramaz. Allah’a sığınmalısın. Unutma ki, her zaman Allah’ın dediği olur“.
Neticede Hüsniye, Harun Reşid’in huzurunda dönemin ünlü uleması Ibrahim Halit ve önemli bilginlerle tartışmış, elindeki kaynaklarıyla Ehli Beyt haklılığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla 20 yaşında ki bu genç kız tartışılmaz Ehli Beyt bağlılığını derin bir bilgi ile ortaya koyup, bir noktada Ehli Beyt düşmanlarını can evinden vurmuştur.
Sonuç itibariyle Hüsniye, Imam Cafer-i Sadık’tan öğrendiklerini hayata geçirip, halifenin ve diğer bilginlerin nasıl temelsiz olduklarını ortaya koymuştur.
Hüsniye, canı pahasına Hakk’ın adaletini, kelamını ve Ehli Beyt‘in manevi değerlerini korkusuzca savunmuştur. Bir tarafta koskoca Abbasi halifesi ve onlarca bilgin, diğer tarafta tek başına genç bir kız. Ehli Beyt haklılığını, ayet ile hadislerle süslediği düşüncelerini öylesine sistemli bir şekilde ve inançla ifade etmiştir ki, bir süre sonra alimler susmak zorunda kalmışlardır. Harun Reşid’in meclisinde bulunan herkes hayretler içinde kalmıştır.
Hüsniye, son sözlerini Harun Reşid’in ve sarayında bulunan pek çok devlet adamının gözyaşları arasında tamamlamıştır.
Halife ile birlikte diğer izleyenler de, Hüsniye’yi tasdik ve tebrik etmek zorunda bırakılmışlardır. Zamanın bilgini olarak kabul gören Ibrahim Halit ise, boynuna kulunç girmiş gibi başı önde hareketsiz halde derin derin düşünmeye kapılmıştır.
Hüsniye’nin yaptığı tartışmalar günümüzde de Ehli Beyt taraftarlarına güç ve bilgi vermektedir. Önderlik de bu olsa gerek. Yapılanların, söylenenlerin zaman ve mekanı aşarak evrenselleşmesidir. Hüsniye de bunu başarmıştır.
Hüsniye – Ant yayınları, kitabından derlenmiştir...
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Seyyid Hakkı, Sosyal Medya Takip Hesaplarımız…
YouTube, ilim kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62
YouTube, Hakk Dergahı TV : https://www.youtube.com/channel/UCiYFRPz6s8F4dBXue1V8zVg
Facebook, Alevi Hizmet Dergahı grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241/
Fcebook, Ehlibeyt Ilim Mektebi sayfamız; https://www.facebook.com/Ehlibeyt-%C4%B0lim-Mektebi-194839911064876
WEB sayfamız, Alevilikte Inanç; https://www.alevilikte-inanc.de/
Facebook özel sayfamız; https://www.facebook.com/seyyidhakkiii