Cemevleri Alevilerin Kimliğidir!
Cemevleri Alevilerin Kimliğidir!
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Av. Fevzi Gümüş ve Alevilik Araştırma Merkezi Başkanı Av. Ali Yıldırım'ın Ortak Basın Açıklaması:
* Cemevleri Alevilerin İbadet Merkezidir!
* Cemevleri Cami ya da Kilisenin Alternatifi Değil, Onların Muadili/Dengi Olan İbadet Merkezleridir
* Aleviler Dışında Hiç Bir Makam, Merci veya Güç Aleviliği ve İbadethanelerini Tanımlayamaz
* Cemevleri Alevilerin Kimliğidir!
* Cemevleri Alevilerin Vazgeçilmezidir!
* Hükümet Talimatıyla Cemevleri Kapatılamaz!
* Diyanet Fetvalarıyla Cemevleri Yok Sayılamaz!
* Ayrımcılık, Eşitsizlik Hukuksuzluk Son Bulmalıdır!
* Eşit Yurttaşlık Hakkı İstiyoruz!
Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği 2004 yaşayan bir kısım Alevi yurttaşımız tarafından kurulmuş ve tüzel kişilik kazanmıştır.
Derneğin amacı tüzüğünün derneğin amaç ve yapacağı işleri tanımlayan 2 ve 4 . maddelerinde “Alevi inancının ibadet merkezi olan cemevlerini yapmak” olarak tanımlanmıştır.
Ankara Valiliği dernek tüzüğünü incelenmek üzere İçişleri Bakanlığı’na göndermiştir. Bakanlık Dernekler Daire Başkanlığı tüzüğü dernekler hukuku çerçevesinde inceleyip sonuçlandırmak yerine 24.11.2004 tarihinde “cemevlerinin ibadethane sayılıp sayılmayacağı konusunda görüş istemek üzere” Diyanet İşleri Başkanlığı’na göndermiştir.
Bu uygulamanın hukukumuzda hiçbir şekilde yeri bulunmamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ne dernekler konusunda yetkili, ne de dernek tüzüklerini incelemekle görevlidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı İçişleri Bakanlığı’na yazdığı 17 Aralık 2004 tarih ve 1773 sayılı fetvası ile “İslam’ın bir alt yorumu olan Aleviliğin İslam’ın ortak ibadet yerleri olan ‘cami ve mescit’ler dışında ayrı bir ibadet yerinin olmayacağı, belirtilen sebeplerle, Cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmadığı” görüşünü İçişleri Bakanlığı’na iletmiştir.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Ankara Valiliğine gönderdiği 30.03.2005 ve 1277 sayılı yazısında Diyanet İşleri Başkanlığının sözkonusu yazısından bahsederek Çankaya Cemevi Yaptırma Derneğinin tüzüğünden cemevlerinin ibadethane olarak değerlendiren hükümlerin çıkarılmasını istemiştir.
Ankara Valiliği ısrarlı bir biçimde tam üç kez İçişleri Bakanlığı’nın değerlendirmesini derneğimize ileterek tüzükten cemevlerini ibadethane olarak değerlendiren 2 ve 4.maddelerin çıkartılmasını istemiştir. Derneğimiz bu istemi şiddetle reddetmiş ve tüm Alevi toplumunun ortak görüşü olarak Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edildiğini, tüzük hükümlerinin değiştirilmeyeceğini valiliğe bildirmiştir.
Ankara Valiliği bu yanıt üzerine “cemevlerinin ibadethane sayılamayacağı, bu hükmün dernek tüzüğünden çıkarılmadığı” gerekçesiyle Çankaya Cemevi Yaptırma Derneğinin kapatılması istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuştur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “cemevlerinin ibadethane sayılamayacağı, bu hükmün dernek tüzüğünden çıkarılmadığı” gerekçesiyle Basın Esas No.2010/1006 sayılı Davanamesi ile Çankaya Cemevi Yaptırma Derneğinin kapatılması istemiyle Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Dosya E.No:2010492) dava açmıştır. Bu davada C. Savcılığı verdiği görüşte Cemevi ibadethane değilidir, cemevi yaptırmak amacıyla kurulu bulunan dernekte kapatılmalıdır demiştir.
Konu budur:
Konu cemevlerinin ibadethane sayılıp sayılmayacağıdır.
Konu Alevi inancının varlığıdır.
Başta cemevi konusu olmak üzere Alevilerin temel sorunlarına ilişkin olarak AKP Hükümeti tümüyle Diyanet İşleri Başkanlığının talimatları doğrultusunda hareket etmektedir.
Hükümet Alevilerin temel taleplerini bir hak hukuk sorunu, bir eşit yurttaşlık hakkı istemi olarak ele almak yerine bir din/inanç meselesi olarak ele almakta ve “ulemaya” başvurmaktadır.
AKP Hükümeti Aleviliği anlayamamakta, kavrayamamakta ve bu nedenle de hiçbir yere sığdıramamaktadır. DİB ve AKP hükümeti Aleviliği “bir tasavvufi yorum” olarak tanımlamakta ve bir bağımsız inanç olarak yok saymaktadır.
Bir inanç olarak yoksanız ne ibadethaneniz olacaktır ne de diğer inançlar gibi hakkınız hukukunuz!
Bu nedenledir ki Diyanet ve Hükümet Alevilere:
“Cemevinde ibadet edebilirsiniz, ama orayı ibadethane olarak tanımlayamazsınız!” diyebilmektedir.
Bu anlayış haksız, hukuksuz ve vicdansızdır!
Dünyamızda tüm insanların kendi inançsal varoluşunu simgeleyen bir ibadethanesi bulunuyor. Bu simgenin içeriğinde o inancın mensubu insanlara dair tarih, kültür, sanat, madddi ve manevi birikimler bütün bir miras olarak yer alıyor.
Ve dünyanın hiçbir yerinde o inancın mensuplarının yerine geçen bir başka inanç mensupları o inancın ibadethanesinin neresi olduğuna, inancın içeriğine dair karar vermiyorlar.
Yeryüzünde tüm evrensel hukuk kuralları, insan hakları sözleşmeleri, inanç ve düşünce özgürlüğü belgeleri insanların neye ve nasıl inanacağına ilişkin hakkı o inanç mensuplarına tanıyor. DİB’e, AKP Hükümetine, ulemaya değil.
Oysa DİB (ve dolayısıyla hükümet) son on yılda verdiği tüm fetvalarda kendi inançsal çizgisiyle tümüyle farklı bir inanç olan Aleviliği tanımlamaya ve yok saymaya kalkışmaktadır.
Diyanet “cemevine ibadethane diyerek bizden Vatikanlık yapmamızı beklemeyin” diyerek sözde objektif bir tavır içerisinde olduğunu iddia ederken, “cemevi ibadethane değildir” diyerek açık bir Vatikan rolü üstlenmiş durumdadır.
Bu yaklaşımı kabul etmemiz, geçerli saymamız ve boyun eğmemiz sözkonusu olamaz!
Başta hükümet olmak üzere –mahkemeler de dahil- Aleviler dışında hiç kimsenin, kurumun, merciin Alevi inancını ve inanç merkezlerini tanımlamak hak ve yetkisi sözkonusu olamaz!
Bir kez daha söylemek gerekiyor ki biz Aleviler “eşit yurttaşlık hakkı istiyoruz”
Ayrıcalık değil, ayrımcılıkların son bulmasını istiyoruz.
Ne yazık ki 8 yıllık AKP iktidarı döneminde Alevilerin temel sorunlarının çözümü yolunda en küçük bir adım atılmamıştır.
Hükümetin sözde Alevi açılımı Alevi toplumuna atılmış bir çalım haline gelmiştir.
Sözgelimi zorunlu din derslerini iptal eden AİHM’in 2007 kararına rağmen, din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmamış, tam tersine DİB din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını isteyen çevreleri “iç tehdit” olarak tanımlamıştır.
Alevi köylerine asimilasyon amaçlı camiler yapılmaya ve misyoner imamlar görevlendirilmeye devam edilmektedir!
Başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere Alevi inanç ve ibadet merkezleri asıl sahipleri olan Alevilere hala iade edilmemiştir.
Madımak otelinin müze yapılması konusundaki talebimiz konusunda hükümet olumlu bir tavır içinde değildir.
Tüm bunların üstüne başbakan referandum sürecinde açık bir Alevi karşıtı söylem kullanmaktan, Alevi karşıtlığı ile propaganda ve dolayısıyla ayrımcılık yapmaktan geri durmamıştır.
Şurası unutulmamalıdır ki 21.yüzyılda ayrımcılık insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.
Alevi toplumunun hiç kimseden bir ihsan beklentisi yoktur. Aleviler Pir Sultan Abdal’a yakışır mücadele kararlılığı ile hak ve hukuklarına sahip çıkacak bilinçte ve örgütlülüktedirler.
Aleviler kendi dışındaki inançlara nasıl saygı gösteriyorlarsa aynı saygının kendi inançlarına da gösterilmesini bekliyorlar.
Bundan daha doğal ne olabilir ki!
AKP nin cemevi kapatma girişiminin karşısında duracağız ve bu davanın ulusal ve uluslar arası mahkemelerde Alevilerin demokratik istemleri için fırsata dönüştüreceğiz.
Av. Fevzi Gümüş
Alevi Bektaşi Federasyonu ve
Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı
Av. Ali Yıldırım
Alevilik araştırma Merkezi Başkanı
Alevi Haber Ajansı - Ankara - 25.03.2011